NEMRUT DAĞI
Nemrut Dağı Milli Parkı, Pütürge’nin Büyüköz köyü ile Adıyaman’ın Kâhta ilçesinin sınırları içerisinde yer almaktadır. Kommagene Kralı I. Antiochos’un tanrılara ve atalarına minnettarlığını göstermek için, 2150 metre yüksekliğindeki Nemrut Dağı’nın yamaçlarına yaptırdığı mezar ve anıtsal heykeller Helenistik Dönemin en görkemli kalıntılarından birisidir. Anıtsal heykeller doğu, batı ve kuzey teraslarına yayılmıştır. İyi korunmuş durumdaki dev heykeller kireçtaşı bloklarından yapılmış olup, 8-10 metre yüksekliktedir.
Eski çağlarda Kommagene olarak anılan bölgede I. Mithradates tarafından bağımsız bir krallık kurulmuş; krallık, onun oğlu I. Antiochos (M.Ö. 62-32) döneminde önem kazanmıştır. M.S. 72 yılında Roma’ya karşı yapılan savaşın kaybedilmesinin ardından krallığın bağımsızlığı sona ermiştir.
Nemrut Dağı’nın doruğu yerleşme yeri olmayıp, Antiochos’un tümülüsü ve kutsal alanlardır. Tümülüs, Fırat Nehri geçitlerine ve ovalarına hâkim bir noktadadır. Kralın kemiklerinin ya da küllerinin ana kayaya oyulmuş odaya konulduğu ve 50 metre yüksekliğinde, 150 metre çapındaki tümülüs, küçük kaya parçalarıyla örtülerek koruma altına alınmıştır. Her ne kadar yazıtlarda kralın mezarının burada olduğu belirtiliyorsa da bugüne kadar keşfedilememiştir.
Doğu ve batı teraslarında Antiochos ile tanrı ve tanrıça heykellerinin yanı sıra aslan ve kartal heykelleri bulunmaktadır. Batı terasında eşsiz bir aslanlı horoskop yer almaktadır. Heykeller Helenistik, Pers sanatı ve Kommagene ülkesinin özgün sanatı harmanlanarak yontulmuştur. Bu anlamda Nemrut Dağı’na Batı ve Doğu uygarlıklarının köprüsü denebilir.
Kommagene Krallığı’nın tarih sahnesinden silinmesiyle Nemrut Dağı’ndaki eserler yaklaşık iki bin yıl boyunca yalnızlığa terk edilmiştir. 1881 yılında yöreyi görevli olarak gezen Alman mühendis Karl Sester, Nemrut Dağı heykellerine rastlamış ve İzmir’de bulunan Alman Konsolosu’nu, Kommagene Krallığı’na ait harabeleri, tanrı heykellerinin oturtulduğu kaidelerin arkasındaki Grekçe yazıtları göremediğinden Asur harabeleri zannederek haberdar etmiştir. Karl Sester, dev heykelleri keşfetmenin heyecanıyla bu hataya düşmüştür. 1882 yılında Otto Puchstein ve Karl Sester Nemrut’ta inceleme yapmıştır. Müze-i Hümayun (İmparatorluk Müzesi) Müdürü Osman Hamdi Bey 1883 yılında bir ekiple gelip Nemrut’ta çalışmıştır. 2. Dünya Savaşı’nın ardından Amerikan arkeolog Theresa Goell ve Alman Karl Doerner; Nemrut ve yöresinde kazı, araştırma ve inceleme yapmışlardır.
Turizm sezonu boyunca Nemrut’u ziyaret eden yerli ve yabancı turistler arkeolojik alanı gezmekte ve güneşin eşsiz güzellikte doğuş ve batışını izlemektedir.
Nemrut Dağı, sadece tarihi eserleri ile değil, aynı zamanda muhteşem doğasıyla da ziyaretçilerini büyüler. Dağ, etkileyici manzaraları, zengin flora ve faunası ile doğa yürüyüşleri için ideal bir yerdir. Özellikle gün doğumu ve gün batımı saatlerinde, heykellerin siluetleri ve çevredeki dağların görüntüsü eşsiz bir güzellik sunar.
Dağa ulaşım, özel araçlar veya tur hizmetleri ile sağlanabilmektedir. Zirveye ulaşmak için yürüyüş yapmak ise doğanın tadını çıkararak tarihi bir yolculuğa çıkmanızı sağlar. Nemrut Dağı, tarihi ve doğal güzellikleri bir arada sunan, mutlaka görülmesi gereken bir destinasyondur. Hem tarih severler hem de doğa tutkunları için eşsiz bir deneyim sunan bu bölgeyi keşfetmek için sizi bekliyoruz!
Nasıl Gidilir: Malatya’dan Nemrut’a, yaklaşık 100 kilometrelik Malatya-Pütürge-Tepehan-Büyüköz köyü yolu takip edilerek ulaşılmaktadır.
ARSLANTEPE HÖYÜĞÜ
Malatya’nın 7 kilometre kuzeydoğusundaki Orduzu beldesinde yer alan Arslantepe Höyüğü, M.Ö. 5000’li yıllardan itibaren yerleşim görmüş ve bu sürecin sonunda Bizans mezarlığı olarak kullanılmıştır.
2014 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi geçici listesine alınmış olan Arslantepe Höyüğü 26 Temmuz 2021 tarihinde Çin'in ev sahipliğinde yapılan UNESCO 44. Dünya Miras Komitesi toplantısında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne alındı.
Arslantepe Höyüğü Malatya’nın 7 km kuzeydoğusunda, Fırat ırmağının (Karakaya Baraj Gölü) batı kıyısı yakınındaki Orduzu Beldesinde yer alan Arslantepe Höyüğü’nün kültür dolgusu 30 m yüksekliğindedir. M.Ö.5000 yıllarından M.S.11.yy’a kadar yerleşim görmüştür. M.S.5-6yy’lar arasında Roma köyü olarak kullanılmış ve daha sonra Bizans Nekropolü (mezarlık) olarak yerleşimini tamamlamıştır.
MS II. yüzyılda Romalılar şehri Fırat Nehri’ne daha yakın bir nokta olan bugünkü Battalgazi (Eski Malatya) ilçesinin bulunduğu yere taşıyınca, Arslantepe tamamen terkedilmiştir. Arslantepe’deki ilk kazılar 1932 yılında Fransız Louis Delaporte başkanlığındaki bir ekip tarafından yapılmış ve bu çalışma sonucunda Geç Hitit Dönemi’ne ait olan, alçak kabartmalı taş orthostatlarla bezeli kapısı (Arslanlı Kapı) ve avlusu bulunan bir saray ortaya çıkarılmıştır. Bahsedilen Aslanlı Kapı bugün Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde sergilenmektedir.
Sürekli kazılar ise 1961’den itibaren İtalyan Piero Merigi ve Salvatore Puglisi tarafından ve ardından Alba Palmieri başkanlığındaki Roma La Sapienza Üniversitesinden bir ekip tarafından yapılmıştır. Palmieri’den sonra 1990 yılından itibaren yine aynı üniversiteden Prof. Dr. Marcella Frangipane kazıları yürütmektedir. İtalyan ekibin geniş alanda kazı yapma yöntemiyle gerçekleştirdiği çalışmalar sonucunda, höyüğün kuzeydoğusu, güneybatısı ve son olarak da batı yamacının üst bölümü olmak üzere üç farklı kesimden elde edilen tabakalaşma verileri bir araya getirilerek, Arslantepe’nin kültürel sürekliliği doğru olarak kurulabilmiştir.
Höyükte yapılan kazılar sonucunda MÖ 5000’lere tarihlenen bir tapınak ve MÖ 3300-3000 yıllarına ait bir kerpiç saray ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca bu kazılarda iki bini aşkın mühür baskısı, koridor bezemeleri, kral mezarı, arsenikli bakırdan yapılmış dokuz kılıç (bugüne kadar bulunan en eski örnekler olarak kabul edilir), on iki mızrak ucu, dört sarmallı bir levha ve daha pek çok eser bulunmuştur. Kuzeydoğudaki alanın altında yer alan evlerin ve bu evlerle ilişkili mezarların Son Kalkolitik Çağ’a (MÖ 3700- 3400) ait olduğu anlaşılmaktadır. Höyüğün batı yamacının üst kısmında yapılan son kazılarda ise anıtsal bir yapı kısmen ortaya çıkarılmıştır. Bu yapı kerpiç tuğla ve kerpiç topraklarından yapılmış olup duvarlarının üstü siyah ve kırmızı geometrik öğelerle bezelidir. Duvarların yakınında yine kerpiç tuğladan yapılmış ve üstleri kalın bir çamur tabakasıyla sıvanmış sütunlar bulunmaktadır. Arslantepe’de 1932-1961 yılları arasında bulunan eserler Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde, 1961 kazılarından sonra bulunan eserler ise Malatya Müzesinde sergilenmektedir. İlk kazılarda bulunan farklı ebatlardaki 15 adet kabartma, iki aslan heykeli ve Kral Tarhunza heykeli, o dönemlerde Malatya’da müze olmadığından Ankara’ya götürülmüştür. İlerleyen yıllarda bu eserlerin kopyaları aynı ölçülerde yapılarak, Arslantepe Açıkhava Müzesinin girişine yerleştirilmiştir. Elde edilen bulgular ve yapılan araştırmalar, Yakın Doğu’da ilk devletlerin oluşum sürecinde Arslantepe’nin önemli yerleşim yerlerinden biri olduğunu göstermiştir. Burada ortaya çıkarılan anıtsal mimari, Arslantepe’yi emsalsiz tarihi mekânlar arasına sokmuştur.
Nasıl Gidilir: Malatya şehir merkezine yaklaşık 7 km uzaklıkta bulunan höyük alanı Malatya İli Merkez Battalgazi İlçesi Orduzu mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir merkezi çevre yolu üzerinden toplu taşıma araçlarıyla kolaylıkla ulaşım sağlanmaktadır.
SİLAHTAR MUSTAFA PAŞA KERVANSARAYI
İpek Yolu Üzerinde Son Osmanlı İmzası
Battalgazi ilçesi Alacakapı mahallesinde bulunan kervansaray, 1637 tarihlidir. Padişah IV. Murat’ın silahtarı Bosnalı Mustafa Paşa tarafından, Halep Mimarbaşı Üstat Mehmet oğlu Üstat Ebubekir’e yaptırılmıştır. 68x76 metrelik dikdörtgen bir alan üzerine, açık avlu ve kapalı hol olarak inşa edilmiştir. Yontma taştan örülen ve kemerli olan giriş kapısının avluya bakan kısmında sağlı sollu birer oda bulunur. Bu kapının sağında duvar içerisinden merdivenle çıkılan ve mescit olduğu sanılan bölüme varılır. Holün avluya bakan yüzünde ve girişin her iki yakasında üstleri tonozla örtülü altışar oda sıralanır. Asıl kapalı kısmın üstü ise, sade ayaklar üzerine basmakta olan üç sıra tonozla örtülmüştür. Hanın, bir tanesi iç han giriş kapısının üzerinde, diğeri avlu giriş kapısının üzerinde olmak üzere iki kitabesi mevcuttur. Bir çizgi üzerinde sıralanmış dükkânların, külliye halinde yer aldığı bir yapıdır.
Batıdan gelerek Kayseri ve Sivas üzerinden Malatya’ya ve buradan da Diyarbakır üzerinden Doğu-Güneydoğu Anadolu ve Irak’a giden yani ipek yolunu kapsayan ticari yollar üzerinde bulunan bu kervansaray, o dönemlerde şehrin ticari yoğunluğunu göstermesi açısından önem taşır. Ticari olduğu kadar askerî fonksiyonu da bulunan han, oldukça sağlam bir temel üzerine kurulmuştur. 2007-2010 yılları arası yapılan restorasyonda kervansarayın ön yüzünü çevreleyen dükkânlar kaldırılmış; mescit bölümü, revaklar, havuz bölümü ve duvarlar restore edilmiştir. Bunun yanı sıra Kervansaray’ın içinde ve oldukça geniş olan olan avlusunda birtakım kültürel ve sanatsal aktivitelerle birlikte resmi etkinlikler de gerçekleştirilmektedir. Bu ihtişamlı yapı Malatya’nın ve Battalgazi ilçesinin sosyo-kültürel yaşantısında önemli bir merkez haline gelmiştir.
Nasıl Gidilir: Battalgazi ilçesine bağlı Eskimalatya denilen bölgede yer alan Kervansaray, şehir merkezine yaklaşık 10 km mesafede bulunmaktadır. Şehir merkezi çevre yolu üzerinden toplu taşıma araçlarıyla kolaylıkla ulaşım sağlanmaktadır.
Not: Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen deprem nedeniyle hasar almış olup tadilat çalışmaları nedeniyle ziyarete kapalıdır.
KANLI KÜMBET
Battalgazi ilçesinde bulunan kümbetin 12-13 yüzyıla ait bir Selçuklu yapısı olduğu düşünülmektedir. Kripta odası bulunan bir anıt mezardır. Mezar hücresi ve gövde kısmı olmak üzere iki bölümden oluşan kümbetin alt katı mumyalık, üst katı ziyaret yeri olarak inşa edilmiştir. Mezar kısmı taş, kubbesi ve kubbe geçişi tuğladan örülüdür.
Nasıl Gidilir: Malatya’ya yaklaşık 10 km mesafede Battalgazi ilçesindedir.
SULTANSUYU HARASI
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Soylu Atlar Diyarı
Dünyaca ünlü Arap atlarının yetiştirildiğiyanı başından Sultansuyu Çayının geçtiği bölgede, 1865 yılında Osmanlı ordusunun binek at, keçe ve yapağı ihtiyacını karşılamak üzere Sultansuyu Çiftlikat-u Hümayun adıyla kurulmuştur. Çiftlikte at yetiştiriciliğiyle yetinilmemiş, tarım ve hayvancılık faaliyetlerine de yer verilmiştir. Bu harayı kurmadaki amaç Doğu ve Orta Anadolu vilayetlerinin at ıslahını sağlamak, çöl şartlarına uyumlu Arap atları yetiştirmek ve aynı zamanda ordunun ihtiyacı olan hafif süvari bineği yetiştirmektir.
1984 yılından beri TİGEM (Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü) bünyesinde faaliyet gösteren Sultansuyu Harasında at yarışlarında yüksek başarı gösteren safkan Arap atları yetiştirilmektedir. Buna ek olarak, 27 bin dekarın üzerindeki arazisinde bitki ve meyve üretimiyle birlikte arıcılık ve sığırcılık faaliyeti de yapılmaktadır.
Nasıl Gidilir: Malatya’nın 27 kilometre batısında D-300 karayolu üzerinde, Akçadağ ilçesi sınırları içerisindedir, adını aldığı Sultansuyu Çayı’nın geçtiği vadi çevresinde bulunmaktadır.
ŞİRE (KAYISI) PAZARI
Kayısı Adına Herşey
Malatya’ya gelen yerli ve yabancı turistlerin alışveriş deyince akla gelen ilk yer Şire Pazarı’dır. Kendine özgü tat ve aroması, sarı ve turuncu güzel rengi, kadifemsi meyve etiyle her yaştan tüketicisi olan bir meyvedir kayısı. Yaş ve kuru olarak üretilen kayısının reçeli, pestili, nektarı, pekmezi ve tatlısı başta olmak üzere birçok tüketim şekli bulunmaktadır. Kayısı yaklaşık 60 ülkede yetiştirilir ama Malatya dünya kayısısının başkentidir; yeryüzünün en lezzetli kayısılarının yurdudur.
Türkiye yaş kayısı üretiminin yaklaşık % 50’si, kuru kayısı üretiminin ise % 85-90’ı Malatya’da yapılmaktadır. Her yıl 100 bin ton kuru kayısı ihracatından yaklaşık 400 milyon dolar civarında gelir elde edilen kayısı, başta Malatya çiftçisi olmak üzere şehrin ekonomisinde çok bir yere sahiptir. Her ne kadar şire sözcüğünün anlamı “üzüm ve öteki meyvelerin suyu” veya “üzüm suyu ve nişasta kaynatılarak yapılan kuru tatlıların genel adı” olsa da Malatya’da kayısının satıldığı yer Şire Pazarı olarak anılmaktadır.
Kayısı, hasat zamanları yaş olarak tüketilse de, çoğunlukla kurutulup paketleniyor ve öylece satışa sunuluyor. Şire Pazarı’ndaki dükkânlarda kuru kayısının yanı sıra kayısıdan yapılmış lokum, sucuk, kayısı döneri, reçel vb. ürünler satılmaktadır. Ayrıca bu pazarda kayısı çekirdeği, badem, pekmez, Hekimhan cevizi, siyah üzüm ve bal ile çeşitli kuru ürünler bulunmaktadır.
Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin öncülüğünde her yıl Temmuz ayında Kayısı Festivali yapılmaktadır. Bu festival Malatya’nın tanıtımında önemli bir rol üstlenmektedir.
Nasıl Gidilir: Şehir merkezinde olup yürüme mesafesindedir.
NOT: 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen deprem nedeniyle Malatya’ya gelen misafirlerin alışveriş için uğrak yerlerinden biri olan Şire(Kayısı) Pazarı tamamen yıkılmıştır. Yeniden eski günlerine dönebilmesi için devletimizin imkanları seferber edilmiştir.
BEŞKONAKLAR ETNOĞRAFYA MÜZESİ
Kent merkezinde, tarihi Beşkonaklar’dan tahsis edilen iki konakta hizmet veren Malatya Etnografya Müzesi, içinde bulunduğu konak ve barındırdığı koleksiyonu ile ziyaretçilerini Malatya’nın tarihinde yapılan zevkli, zevkli olduğu kadar da öğretici bir zaman yolculuğuna çıkarmaktadır.
Mahalli giyim örnekleri, erkek aksesuarları, para-saat keseleri, saatler, kadın aksesuarları, takılar, el işleri, mutfak araç ve gereçleri, silahlar, tarım araçları, dokuma araçları, ölçü-tartı araçları, aydınlatma araçları, mühürler, kilitler, kapı tokmakları, müzik aletleri gibi Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine ait günlük kullanım araç ve gereçleri sergilenmektedir.
Nasıl Gidilir: Şehir merkezinde olup yürüme mesafesindedir.
NOT:Malatya Beşkonaklar Etnoğrafya Müzesi 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen deprem nedeniyle hasar almış olup tadilat çalışmaları nedeniyle ziyarete kapalıdır.
SANAT SOKAĞI
Kent merkezinde bulunan Sanat Sokağı Malatya’nın tarihi kent mimarisine uygun inşa edilen iki katlı evlerden oluşuyor. Malatya Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılarak yerli ve yabancı ziyaretçilerin hizmetine sunulan Sanat Sokağı’nda Fotoğraf Makinesi Müzesi, Malatya Kültür Evi, Oyuncak Müzesi, Damascus(Şam) Kılıcı Yapım Evi ve Minia Malatya’da şehrin yemek kültüründen günlük yaşamına kadar yaklaşık yüz yıllık geçmişinden örnekler sergileniyor.
Nasıl Gidilir: Malatya Büyükşehir Belediyesi’ne oldukça yakın olup yürüme mesafesindedir.
FOTOĞRAF MAKİNESİ MÜZESİ
Büyükşehir Belediyesince 2017'de oluşturulan, 1876'dan günümüze 2 bin 23 fotoğraf makinesi ve 3 bini aşkın aksesuarın bulunduğu müzede, altın varaklı, savaşlarda kullanıldığı tahmin edilen "casus" makine gibi çok sayıda cihaz sergileniyor. Malatya'da, birçok tarihi olay ve anı ölümsüzleştiren fotoğraf makinelerinin bulunduğu "Fotoğraf Makinesi Müzesi"nde körüklü, filmli ve son dönem dijital fotoğraf makineleri de sergileniyor. Müzede en fazla ilgiyi casus ve dedektif makinelerin bulunduğu bölüm çekiyor.
Nasıl Gidilir: Malatya Büyükşehir Belediyesi’ne oldukça yakın ve Sanat Sokağı’nda olup yürüme mesafesindedir.
MALATYA KÜLTÜR EVİ
Malatya’nın Cumhuriyet Dönemi ve sonrası kültürel yaşamın gelecek nesillere aktarılması amacıyla Malatya Büyükşehir Belediyesi tarafından Fırat Kalkınma Ajansı’nın katkıları ile 2017 yılında açılmış ve ziyaretçilerin hizmetine sunulmuştur. Belediye tarafından oluşturulan “Sanat Sokağı”nda bulunan Kültür Evi, kent mimarisine uygun dizayn edilmiş bir binadır.
Malatya kültüründe var olan fakat kaybolmaya yüz tutmuş yaşam tarzlarının, alışkanların, örf, adet ve geleneklerin tekrar hayat bulmasına imkân sağlamak amacıyla açılan “Malatya Kültür Evi” geçmişe ışık tutuyor. Malatya Kültür Evi’nde kültür ve yaşama ait yöresel el işlemeleri, halı dokuma, mutfak–kiler, kayısı odaları, ziyaretçilerine nostalji yaşatıyor. Ayrıca Kemal Sunal ve Ahmet Kaya odalarında, sanatçıların bal mumu heykelleri ve kişisel eşyaları da sergileniyor.
Nasıl Gidilir: Malatya Büyükşehir Belediyesi’ne oldukça yakın ve Sanat Sokağı’nda olup yürüme mesafesindedir.
RADYO VE GROMOFON MÜZESİ
Malatya’da kent mimarisine uygun inşa edilen 2 katlı kerpiç evde kurulan Malatya Radyo ve Gramofon Müze’sinde; radyolar, gramofonlar, mikrofonlar, radyo malzemeleri ile 1960’lı yıllarda faaliyete geçen Malatya Radyosu’na ait verici, anten, yayın cihazları ile olmak üzere toplamda 703 parça eşsiz eserle radyo ve gramofonun zaman içinde geçirdiği evrim gözler önüne seriliyor. 1940’lı, 1950’li yıllarda yayımlanan radyo dergilerinin ve mecmualarının olduğu Radyo ve Gramofon Müzesi ziyaretçilerini âdeta nostaljik bir tarih yolculuğuna çıkıyor. Müzedeki radyo, gramofon ve mikrofon gibi tarihe tanıklık etmiş büyüleyici cihazlar yalnızca müzik ve bilgi kaynağı olmanın ötesinde; insanların hayatına dokunan, toplumsal bağları güçlendiren özellikleri de bünyesinde barındırıyor. Radyo ve Gramofon Müzesinde; Hatıra Fotoğrafı Çekim Köşesi, Malatya Radyosu Köşesi, Fahri Kayahan Köşesi, Siyasal Tarih Köşesi, İlk Radyo Yayını Köşesi ve Fehmi Usta’nın Radyo Tamir Köşesi bulunuyor. Müzenin en eski parçası 1890 yılına ait polyphon, yani bugünkü adı ile müzik kutusu. Elektrikten tamamen bağımsız, mekanik ve çelik bir sistem ile çalışıyor.
Nasıl Gidilir: Malatya Büyükşehir Belediyesi’ne oldukça yakın ve Sanat Sokağı’nda olup yürüme mesafesindedir.
MALATYA KENT MÜZESİ
Battalgazi ilçesinde bulunan daha önceleri Askerlik Şubesi olarak kullanılan Malatya Kent Müzesi 1893 yılında yapılmıştır ve Geç Osmanlı Dönemi eserlerinden biridir. Malatya’nın toplumsal ve kültürel yaşamını, geçirdiği değişimleri anlatmak amacıyla Battalgazi Belediyesi tarafından oluşturulan Malatya Kent Müzesi; kentin kültürünü, tarihi, sosyal ve ekonomik zenginliğini tanıtmak amacıyla yöresel her türlü eşya, belge, kitap, görsel malzeme, ses ve görüntü kayıtlarını bünyesinde bulunduruyor.
Müze, Malatya’nın yedi bin yıllık kadim tarihinin anlatıldığı ve kentin geleneksel gündelik yaşamının yıllar öncesinden getirilerek önümüze konulduğu buram buram Malatya kokan bir mekân.
Nasıl Gidilir: Malatya şehir merkezinde olup yürüme mesafesindedir.
TAŞHORAN KİLİSESİ
Malatya merkez Çavuşoğlu Mahallesi’nde yer alan bu Ermeni Kilisesi, dikdörtgen bir plan üzerinde kesme taşlarla, 1893 yılında inşa edilmiştir. Doğu Anadolu’daki tek kubbeli kiliselerin en önemli örneklerden birisidir. Yapı, dikdörtgen planda olup, kesme taşlarla inşa edilmiştir. Kiliseye, mermerle süslü bir kapıdan girilmektedir. Girişi batı kısmında yer alan yapının doğusunda bir apsis bulunup, bu apsisin sağında ve solunda merdivenlerle çıkılan karşılıklı dört küçük apsis daha yer almaktadır.
Kubbesi tuğladan yapılmış olup yer yer çökmüştür. Kubbe bezemesinde merkezden başlamak üzere burgu motifinin yanı sıra geniş bir çembere ekli sekiz adet demet yer almaktadır. Bunu takip eden sırada yine aynı sayıda kanatlı, uzun, saçlı, kısa kollu pileli elbisesi olan el ele tutuşmuş birbirine benzeyen ve cepheden tasvir edilen kadın figürleri (azizeler) bulunmaktadır. Azizelerin ayak hizasında aynı şekilde cepheden tasvir edilen erkek figürleri de yer almaktadır.
2021 yılında tamamlanan restorasyon çalışmalarının ardından Taşhoran Kültür ve Sanat Merkezi olarak açılmıştır.
Nasıl Gidilir: Şehir merkezinde olup yürüme mesafesindedir.
NOT: Taşhoran Kilisesi 6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen deprem nedeniyle hasar almış olup tadilat çalışmaları nedeniyle ziyarete kapalıdır.
İSMET İNÖNÜ MÜZESİ
Müze; İnönü Üniversitesi Kampus alanı içerisinde, Rektörlük binasının giriş katında 2.Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü Müzesi adıyla 2003 tarihinden önce, İsmet İnönü anısına oluşturulmuştur. Kültür ve Turizm Bakanlığına yapılan başvuru neticesinde 09.06.2003 tarih ve 3576 sayılı izinle “Özel Müze” statüsüne kavuşmuştur. 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün adını taşıyan Üniversite bünyesinde İsmet İnönü’ye ait özel eşyalar, fotoğraflar ve belgelerden oluşan koleksiyonun bir kısmının bir araya getirilmesi, sergilenmesi ve tanıtılmasının yanı sıra hatıralarının korunarak yaşatılması gibi amaçlar Müzenin kuruluşunu sağlamıştır. Eşya ve belgeler İnönü Vakfı tarafından verilmiştir. Müze, İnönü Üniversitesi Rektörlük binasının giriş katında hazırlanan salonda bulunmaktadır.
2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye ait Giyim eşyaları, kullanmış olduğu özel eşyalar, Aldığı başarı nişan ve madalyaları, Lozan barış anlaşmasıyla ilgili belge kopyaları, Fotoğraflar, mektup fotokopileri, Para Cüzdanı, dürbünü, cep saati, kahve fincanı, bastonu vb. eserler sergilenmektedir. Cumartesi ve Pazar günleri hariç her gün saat 08.00-17.00 arası ziyarete açıktır.
Nasıl Gidilir: Ulaşım Malatya şehir merkezinden hareket eden otobüs ve minibüslerle sağlanmaktadır.
POYRAZ KONAĞI YAŞAM MÜZESİ
Battalgazi ilçesi, Meydanbaşı Mahallesi’nde bulunan Poyraz Konağı’nın yapım yılı 1890 olarak tahmin edilmektedir. Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda yörenin en güzel yapısı olduğu belirtilmektedir. Osmanlı son dönem sivil mimari eserlerinden olan konağın kimi kaynaklarda Rumi 1335 (Miladi 1919) tarihinde yapıldığı yazmaktadır. Poyrazlar Konağının birçok özelliği, o dönemde yapılan binalarla mukayese edildiğinde, kullanım ve yaşam standardı yönünden yüksek bir yapı farklılığı ihtiva ettiği ortaya çıkar.
Konak, kerpiç, taş ve ahşap malzemeden yapılmış olup iki katlıdır. Poyraz Konağı kuzey güney doğrultuda dikdörtgen planlıdır. Yapının kuzey ve güney cepheden olmak üzere iki girişi vardır. Bina 21×11 metre alan üzerindedir. Ahşap merdivenle çıkılan 1. Katta haremlik ve selamlık kısmı yer almaktadır. Ayrıca burada balkon denilen “hayat” adı verilen yazlık mekânlar bulunmaktadır. Alt katta mutfak, kiler, samanlık gibi ihtiyaçları karşılayan mekânlar yer alır. Yapılan tetkiklerde, avlusunda bulunan ayrı bir ekmek pişirme yeri, hamam (şimdi yıkılmış) olarak kullanılan bölüme ait kısımda ısı dağıtımı yapan zemin altı, taban ısıtılması amacıyla, duman dolaşımının yapıldığı bir sistem konulduğu gözlemlenmiştir. Ahşap işlemelere çok önem verilen bu yapıda, mutfak yapısı düzeni ahşap işlemeleriyle göze hitap eden bir gösterişte olup rahat hareket edilebilir bir mekân ve bitişiğinde yeterli büyüklükte kileri mevcuttur.
Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda bir dönem belediye binası daha sonra okul olarak hizmet veren konak, Eski Malatya’nın ilk mektebi olarak bilinmektedir. Son dönemde yıkılmaya yüz tutmuş olan Poyraz Konağı Battalgazi Belediyesi tarafından aslına uygun restore edilerek Türkiye’nin ilk Mahalle Yaşam Müzesine dönüştürüldü. Balmumu heykellerle halı dokunmasından, yorgan köpümesine, ekmek yapımından, yün eğirmeye kadar üç kuşağın beraber yaşadığı yöreye özgü kültürü canlılık ve doğallık içinde gelecek nesillere geçmişi aktarılmaktadır.
Malatya’nın tarihi dokusunu ve kültürel zenginliğini yansıtan Poyraz Konağı, misafirlerine eşsiz bir deneyim sunmak için sonradan aslına uygun olarak tasarlanmış, geleneksel mimarisi ile göz kamaştıran bir yapıdır. Osmanlı son dönem dönemine ait mimari detaylarıyla dikkat çeken bu konak, yerel taşlardan inşa edilmiştir ve bölgenin tarihini yansıtan unsurlarla bezeli bir atmosfere sahiptir.
Konağın iç mekanları, geleneksel Malatya evlerinin sıcaklığını ve samimiyetini yansıtırken, misafirlerine hem ruhsal olarak dinlenmek hem de bölgeyi keşfetmek isteyen ziyaretçiler için ideal bir seçenektir. Malatya’nın tarihine, kültürüne ve yaşamına tanıklık etmek isteyenler için Poyraz Konağı, unutulmaz anılar biriktirmek için ideal bir duraktır.
Nasıl Gidilir: Malatya şehir merkezine yaklaşık 10 km mesafede Battalgazi ilçesindeki konağa toplu taşıma araçları ile ulaşılabilmektedir.
CEZAEVİ MÜZESİ
Malatya Cezaevi Müzesi, sadece bir cezaevi olmanın ötesinde, Türkiye’nin sosyal ve siyasi tarihine tanıklık eden önemli bir mekandır. 1950 yılında hizmete giren cezaevi, yıllar içinde birçok olayın, hikâyenin ve anının merkezinde yer almıştır. Bugün, bu tarihi yapı, ziyaretçilerine geçmişin derinliklerine inme fırsatı sunan bir müze olarak kapılarını açmaktadır.
Müzede, cezaevinin tarihi süreci, burada kalan mahkumların yaşamları ve dönemin toplumsal dinamikleri hakkında bilgi veren sergiler yer almaktadır. Eski mahkumların yazılı belgeleri, kişisel eşyaları ve dönem fotoğrafları, ziyaretçilere zaman içinde bir yolculuk yapma imkânı sunar. Ayrıca, cezaevinin mimari yapısı ve günlük hayatı da sergilenen unsurlar arasında bulunmaktadır.
Malatya Cezaevi Müzesi, eğitimciler, araştırmacılar ve tarih meraklıları için önemli bir kaynak olmanın yanı sıra, ziyaretçilere düşündürücü ve öğretici bir deneyim sunar. Tarihin karanlık köşelerini aydınlatan bu mekân, adalet, insan hakları ve toplumsal değişim üzerine derinlemesine düşünmek için bir platform oluşturuyor.
Nasıl Gidilir: Malatya şehir merkezine yaklaşık 8 km mesafede Yeşilyurt ilçesindeki müzeye toplu taşıma araçları ile ulaşılabilmektedir.
TAHTALI HAMAM MÜZESİ
Battalgazi İlçesi’nde Büyük Mustafa Paşa Mahallesinde bulunan 19.yy. tarihlendirilen Tahtalı Hamam güney-kuzey doğrultusunda inşa edilmiş “haçvari dört eyvanlı ve köşe halvet hücreli” bir plana sahiptir. Hamam soyunmalık, ılıklık, sıcaklık, malzeme ve su deposu gibi bölümlerden oluşmaktadır. Gerek mahalle içindeki kültürel dokuyu yansıtması gerekse benzeri örneklere nazaran günümüze daha korunaklı ve sağlam ulaşması yönüyle büyük önem taşımaktadır. Bu kapsamda oluşturulan müzemiz, Osmanlı toplumunda suyun gündelik yaşamdaki yerinin, öneminin ne olduğunu, tarihsel süreçteki değişiminin, gelişiminin nasıl gerçekleştiğini hamam kültürüne ait gelenek ve göreneklerin ziyaretçiye aktarılması bakımından önem taşımaktadır. 2014 yılında Battalgazi Belediyesi tarafından tapusu alınan hamamın restorasyon çalışmaları 2018 yılında tamamlanmış ve müzeye dönüştürülmüştür.
Müzemizde Damat Hamamı, Asker Hamamı, Sünnet Hamamı, Kırk Hamamı, Zengin Hamamı, Kız Bakma ve Gelin Hamamı gibi Eski Hamam Kültürü balmumu heykelleri, hamam tasları, takunyalar, sabunlar, kildanlar vb. hamam malzemeleri ile yaşatılmıştır. Ayrıca Sözlü Tarih Odası oluşturulmuş elektronik ortamda hamamın tarihçesi ve hamam ile ilgili bilgiler ziyaretçilerin hizmetine sunulmuştur.
Hamamın halvet ve su deposu diye tabir edilen bölümlerinde hologram teknolojisi kullanılarak, diğer müzelerden ayrılıp yaşayan müze haline gelmiştir.
Nasıl Gidilir: Malatya şehir merkezinde olup yürüme mesafesindedir.
ÇOBAN MÜZESİ
Kepenekten kavala, bastondan su testisine kadar çok sayıda malzemenin sergilendiği Çoban Müzesiziyaretçilerini bekliyor. Yeşilyurt Gedik mahallesindeki Gedik Sosyal Tesisleri binasında bulunan müzede çobanların geçmişten bu yana kullandıkları eşyalar bulunuyor. Gaz lambasından, kıl çadıra, 80 yıllık çoban çarığından su testisine, kepenekten kaval ve bastona 200’e yakın materyal ziyaretçiler tarafından ilgiyle inceleniyor.
Nasıl Gidilir: Malatya şehir merkezine yaklaşık 8 km mesafede Yeşilyurt ilçesinde Gedik mahallesindeki müzeye toplu taşıma araçları ile ulaşılabilmektedir.
TEKSTİL MÜZESİ
Tekstil sektörü sadece Türkiye ekonomisinin değil, Malatya’nın da en güçlü olduğu sanayi dallarından bir tanesi. Malatya’da doğup büyümüş yurt çapında faaliyet gösteren onlarca ünlü marka var. İşte bunlardan bir tanesinin kurucu ve yöneticileri olan Mahmut ve Ahmet Çalık, eski belediye başkanlığı binasını alıp bir müzeye çevirmişler ve Malatya’ya ilginç bir müze daha kazandırmışlar.
Müzenin tasarımında; tekstil endüstrisinin hammaddelerini oluşturan ipek, pamuk ve yünden başlayarak kumaşların üretimi, giysilerin dikilmesi, ütülenmesine ve hatta halı dokumacılığı ve ayakkabı üretimine bile yer verilmiş. Örneğin, bölgede kadınların giydiği şalvarların boyundan o giysiyi giyen kadının hangi ilçeden olduğunu anlayabiliyormuşsunuz.
Dikiş makinelerinin sergilendiği odada göreceğiniz Zetina, Anker, Singer dikiş makineleri sizi çocukluğunuza götürecektir. Müzede ayrıca iplikçi dükkânı, kumaşçı, ayakkabıcı atölyesi gibi canlandırmalar yapılmış. Müzede giyim ve halı dokuma gibi alanlarda el sanatları kursları düzenleniyor, bu kurslarda üretilen yöreye özgü zarif hediyelik eşyaları müzenin giriş katındaki küçük mağazada edinmeniz mümkün.
Malatya’nın tarihi ve doğal güzellikleriyle gözde olan ilçesi Yeşilyurt’a gittiğinizde, yolunuz üzerindeki duraklardan bir tanesi mutlaka Tekstil Müzesi olmalı.
Nasıl Gidilir: Malatya şehir merkezine yaklaşık 10 km mesafede Yeşilyurt ilçesinde olup müzeye toplu taşıma araçları ile ulaşılabilmektedir.
TURGUT ÖZAL MÜZESİ
Malatyalı devlet adamı, eski başbakanlardan, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal anısına açılmış olan müze, Malatya Turgut Özal Üniversitesi’ne bağlı olarak faaliyet göstermektedir. İlk olarak 15. 04. 2010 tarihinde İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi’nin giriş katında açılan müze daha sonra Malatya Turgut Özal Üniversitesi’nin kurulmasıyla birlikte 16. 04. 2019 tarihinde bu üniversiteye geçmiştir. Büyük bir kısmı merhum Cumhurbaşkanı’nın eşi Semra Özal tarafından gönderilen müzede eserler, Malatya Turgut Özal Üniversitesi konferans merkezinin giriş katında yer alan bir alanda sergilenmektedir.
Turgut Özal döneminin yaşanmışlıklarının sergilendiği ve arşiv niteliği taşıyan bu müze, Turgut Özal’ın daha tanınır ve anlaşılır olması adına önemli bir merkezdir. Özellikle 1980’ler sonrası Türkiye’sinin siyasi ve iktisadi değişimleri hakkında da ziyaretçilerini bilgilendirmektedir.
Müzede merhum Cumhurbaşkanı’nın kıyafetleri (takım elbise, ayakkabı, mont, gömlek, mendil, kravat, eşofman, vb.), günlük hayatta kullandığı özel eşyaları (tıraş takımları, tansiyon aleti, parfümler, gözlükler, kalemler, hesap makineleri, saatler, taraklar, vb.), kimlikleri ve çeşitli belgeleri (yaka kartları, cüzdan, teşekkür belgeleri, fahri doktora belgeleri, fahri hemşerilik belgeleri, diplomalar, ödüller, vb.) toplamda 259 eser ile çeşitli fotoğraflarından oluşmaktadır. Müzenin belki de en sembolik eserleri arasında Turgut Özal’ın “İcraatın İçinden” programında kullanmış olduğu kalemi ve 1988 yılında düzenlenen suikast sırasında kendisine sıkılan kurşunun çarpmış olduğu mikrofon direği gösterilebilir.
Nasıl Gidilir:Malatya şehir merkezine yaklaşık 12 km mesafede Battalgazi ilçesi Malatya Turgut Özal Üniversitesi içerisinde yer alan müzeye toplu taşıma araçları ile ulaşılabilmektedir.
KANALBOYU VE KERNEK MEYDANI
Kanalboyu Kernek semtinden başlayıp yeni yapılan Millet Bahçesine kadar devam eden, ortasında su kanalının bulunduğu bir caddedir. Kanal boyunca ağırlıklı olarak kafe, restoran, dondurmacı, tatlıcı gibi mekânların olduğu Malatyalıların ve Malatya’ya dışarıdan ziyaretçi olarak gelenlerin serin havasıyla özellikle yazın mutlak uğrak alanlarından biridir. Ortasından akan suyun serin ve dinlendirici sesi eşliğinde yudumlanan çaylar, yenen dondurmalar ve yapılan muhabbetler ile Kanalboyu ve Kernek Meydanı Malatya’daki tercih edilen güzide mekanlar arasındadır.
Nasıl Gidilir: Malatya merkezde olup yürüme mesafesindedir.
TURGUT ÖZAL TABİAT (ORDUZU) PARKI
Turgut Özal Tabiat Parkı; Battalgazi İlçesi Orduzu Pınarbaşı mevkiinde bulunmakta olup, şehir merkezine 3 km uzaklıkta bulunmaktadır. 2009 yılında tescil edilmiş olup doğal güzellikler bakımından zengin bir alana sahip olan tabiat parkı çok sayıda rekreatif faaliyete de ev sahipliliği yapmaktadır. Doğal kaynak su olarak çıkan ve Pınar Başı diye bilinen kaynak suyunun önüne set çekilerek oluşturulan göletin estetik görüntüsüyle birlikte çam, sedir ve badem gibi ağaçlarla örtülü vadi güzel bir manzara bütünlüğüne sahiptir. 387 dekar alana sahip Tabiat Parkı İl merkezine yakınlığı nedeniyle yoğun bir ziyaretçi potansiyeline sahiptir. Saha içerisinde idare ve ziyaretçi tanıtım merkezi, kır kahvesi, kır lokantası, mescit, satış ünitesi, otopark, kamelya ve piknik alanları mevcuttur. Ayrıca gölet içerisinde kayıklarla da ziyaretçilere hizmet verilmektedir.
Doğanın Kalbinde Bir Cennet
Malatya'nın eşsiz güzellikleri arasında yer alan Turgut Özal Tabiat Parkı hem yerli hem de yabancı ziyaretçilerin ilgisini çeken bir doğal kaçış noktasıdır. Şehrin merkezine yakın konumuyla kolay erişim imkânı sunan park, doğal yaşamı koruma ve doğa ile iç içe olma fırsatı arayanlar için ideal bir mekandır.
Doğa ile Baş Başa Kalın
Turgut Özal Tabiat Parkı, çeşitli bitki örtüsü ve zengin faunasıyla ziyaretçilerine eşsiz bir doğa deneyimi sunar. Temiz havası, yürüyüş parkurları ve piknik alanları ile hem dinlenmek hem de spor yapmak isteyenler için mükemmel bir ortam sağlar. Kuş cıvıltıları eşliğinde yapacağınız yürüyüşler, ruhunuzu dinlendirecek ve stresi azaltacaktır.
Aktiviteler ve Etkinlikler
Park içerisinde, yürüyüş yolları, bisiklet parkurları ve çocuk oyun alanları gibi çeşitli aktiviteler bulunmaktadır. Ayrıca, doğa yürüyüşleri, fotoğraf safarileri ve gözlem etkinlikleri ile doğanın tadını çıkarabilirsiniz. Aile ve arkadaşlarınızla keyifli vakit geçirebileceğiniz piknik alanları da sizleri bekliyor.
Eşsiz Manzara ve Fotoğraf Fırsatları
Tabiat parkı, her mevsim farklı bir güzellik sunar. Bahar aylarında açan çiçekler, yazın yeşilin tonları, sonbaharda ise renk cümbüşü ile adeta bir tabloya dönüşen manzaralar, fotoğraf tutkunları için mükemmel kareler sunar.
Doğa Severleri Bekliyoruz!
Doğanın huzurunu, temiz havasını ve yeşil alanlarını keşfetmek için Malatya Turgut Özal Tabiat Parkı’nı tercih edin. Unutulmaz anılar biriktireceğiniz bu doğal cennette sizleri bekliyoruz!
Nasıl Gidilir: Malatya’ya yaklaşık 10 km mesafededir. Elazığ yolu istikametinde olup D-300 karayolu üzerinden ulaşılabilmektedir.
BEYDAĞI TABİAT PARKI
Doğanın Kalbinde Bir Cennet
Malatya’nın muhteşem doğal güzellikleri arasında yer alan Beydağı Tabiat Parkı, ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim sunuyor. Malatya’ya hâkim Beydağı eteklerinde yer alan park Malatya merkeze çok yakın bir mesafede bulunmaktadır.
Doğal Güzellikler ve Yaban Hayatı
Park, zengin bitki örtüsü ve çeşitli yaban hayatı ile dolu. Burada, piknik yapabileceğiniz yeşil alanlardan, yürüyüş parkurlarına kadar birçok aktivite seçeneği bulunuyor. Ayrıca, parkta sıkça karşılaşabileceğiniz kuş türleri ve diğer yaban hayvanları, doğa tutkunları için büyüleyici bir manzara sunuyor.
Aktivite Seçenekleri
Beydağı Tabiat Parkı, doğa yürüyüşleri ve bisiklet sürme gibi aktiviteler için mükemmel bir alan. Ailece vakit geçirebileceğiniz piknik alanları, gününüzü keyifle değerlendirebilmeniz için tasarlandı. Ayrıca, kamp yapmak isteyenler için de uygun alanlar mevcut.
Sizleri Bekliyoruz!
Doğanın içinde huzur bulmak, macera yaşamak veya sadece sevdiklerinizle keyifli bir gün geçirmek istiyorsanız, Malatya Beydağı Tabiat Parkı sizleri bekliyor. Göz alıcı manzaraları ve eşsiz atmosferi ile bu cennet köşede geçireceğiniz zaman, unutulmaz anılar biriktirmenizi sağlayacak.
Beydağı’na gelin, doğanın kalbinde huzuru keşfedin!
Nasıl Gidilir: Malatya merkeze yaklaşık 2 km mesafededir.
ORDUZU ÇINAR AĞACI VE ÇINAR PARK
Battalgazi’nin Çınarı olarak bilinen çınar ağacı Malatya’ya 8 kilometre uzaklıkta Orduzu Beldesi’nde Çarşıbaşı Mahallesi Çınarçeşme Mevkii’nde yer almaktadır. Ağacın gövde kalınlığı 7,2 metre olarak ölçülmüştür. Boyu yaklaşık 15 m olan yaşlı ağacın gerçek yaşı kesin olarak bilinmemekle birlikte, zamanla içi boşalan ağacın ana gövdeden iki dala ayrıldığı görülmüştür. Dalların gövde sürgününden büyümüş 8–10 metre boyunda yan dalları mevcuttur. Ağacın gövdesi iç kısımdan çürümüş ve büyük kovuklar oluşmuştur. Ağacın etrafında gözeler halinde su akmaktadır. Battalgazi Çınarı’nın bulunduğu alan çınar ağacı ve yanındaki pınardan oluşan bir ziyaret yeridir.
Rivayete göre 8.yüzyılda yaşadığına inanılan Battalgazi, hayvanlarını buraya sulamaya getirmiş; suladıktan sonra elindeki çınar çubuğunu suyun kenarına dikmiş ve o çubuktan da bugünkü çınar ağacı yetişmiştir.
Çınar Parkın içinde bisiklet ve yürüyüş yolları, suni gölet, oturma grupları, çocuk parkı, mesire alanları, bölgede yaşayan medeniyetleri anlatan rölyeflerle işlenmiş duvarlar yer almaktadır. Bu medeniyet duvarında ilçenin temayüz etmiş tarihi ve kültürel değerleri duvarlara nakşedilecek böylece insanlara geçmişi ve değerleri hakkında farkındalık kazandırılacak bir mekân olarak tasarlanmıştır.
Nasıl Gidilir: Şehir merkezine 7 km mesafede olup toplu taşıma araçlarıyla ulaşım rahatlıkla sağlanmaktadır. Arslantepe’yi ziyaret eden misafirler aynı zamanda dinlenmek amacıyla Battalgazi Belediyesi’nin girişimleriyle yaptırılan tesiste mola vermekte ve anıt ağacını da ziyaret etmektedirler.
KIRKGÖZ SAHİL PARK
Doğanın ve Eğlencenin Buluştuğu Yer
Malatya'nın doğal güzellikleriyle çevrili Kırkgöz Sahil Parkı hem dinlenmek hem de eğlenmek isteyenler için mükemmel bir destinasyondur. Şehrin merkezine yakın konumuyla kolayca ulaşılabilir olan park, Karakaya Baraj Gölü kıyısında yeşil alanları ve yürüyüş yollarıyla ziyaretçilerine huzurlu bir atmosfer sunmaktadır.
Doğal Güzellikler
Kırkgöz Sahil Parkı, muhteşem manzarası ve doğal bitki örtüsü ile göz alıcı bir mekandır. Ailelerin ve arkadaş gruplarının keyifli zaman geçirebileceği piknik alanları, çocuklar için oyun alanları ve yürüyüş parkurları, her yaştan ziyaretçiye hitap etmektedir.
Aktiviteler ve Eğlence
Park, sadece dinlenmekle kalmayıp, aynı zamanda çeşitli etkinlikler ve aktiviteler için de bir buluşma noktasıdır. Bisiklet sürmek, koşu yapmak, olta balıkçılığı veya sadece doğanın tadını çıkarmak isteyenler için ideal bir yerdir. Battalgazi Belediyesi tarafından çeşitli bitki ve ürünlerin sergilendiği, modern ve hijyenik koşullarda tasarlanmış bir Botanik Market bulunmaktadır. Botanik Markette iklim ve çevre koşullarına uygun olarak iç mekân ve dış mekân bitkileri üretilmektedir. İç ve dış mekân bitkilerinin yanı sıra, özel olarak yetiştirilen sukulentler ve kaktüsler de yer almaktadır.
Sosyal Tesisler
Kırkgöz Sahil Parkı, Battalgazi Belediyesi’ne bağlı sosyal tesisleri ile de dikkat çekmektedir. Yeme içme alanları, kafeler ve dinlenme alanları, ziyaretçilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlanmıştır. Güne güzel bir başlangıç yapmak için kahvaltı yapabilir ya da günün yorgunluğunu atmak için keyifli bir akşam yemeği yiyebilirsiniz.
Malatya Kırkgöz Sahil Parkı, doğayla iç içe bir yaşam deneyimi sunarak hem sakin bir kaçamak hem de sosyal bir buluşma noktası arayanlar için ideal bir mekân. Doğanın tadını çıkarmak ve keyifli anılar biriktirmek için sizleri de bu güzel parka bekliyoruz!
Nasıl Gidilir: Malatya’ya yaklaşık 20 km mesafededir. Battalgazi ilçesi yolu üzerinden ulaşılabilmektedir.
GÜNDÜZBEY
Doğanın ve Lezzetin Buluşma Noktası
Malatya'nın gözde mahallelerinden biri olan Gündüzbey, doğal güzellikleri, yeşil alanları ve samimi atmosferi ile sakin bir yaşam arayanların tercih ettiği bir yer haline gelmiştir. Gündüzbey, Malatya’nın merkezine yakın konumu sayesinde şehrin sunduğu imkanlardan faydalanırken, aynı zamanda doğayla iç içe bir yaşam sunmaktadır. Bölgedeki parklar, yürüyüş alanları ve Malatya’ya ait lezzetlerin yer aldığı lokanta ve kahvaltı mekanları ile de hem yerel halk hem de ziyaretçiler için keyifli vakit geçirme ve bu lezzetleri tatma imkânı sunar.
Doğal güzellikleri ile de öne çıkan Gündüzbey, geleneksel mimarisi ile de tarih meraklılarının ilgisini çekmektedir. Gündüzbey’in sıcak ve misafirperver insanları, ziyaretçilerine kendilerini evlerinde hissettirecek bir ortam sunar.
Eğer doğayla iç içe huzur dolu bir atmosferde, lezzet ve kültürel birikimi de deneyimlemek istiyorsanız, Gündüzbey sizi bekliyor!
Nasıl Gidilir: Malatya’ya yaklaşık 10 km mesafededir. Yeşilyurt ilçe yolu üzerinden gidilmektedir.
SÜRGÜ TAKAZ
Doğanşehir’in 14 kilometre güneydoğusunda Sürgü mahallesinde bulunan Takaz, yöre halkının oldukça rağbet ettiği bir mesire yeridir. Malatya’dan da her gün çok sayıda ziyaretçi, güzelliklerini görmek ve lezzetli alabalıklarından yemek için Takaz’a gitmektedir. Malatya’ya 70 kilometre mesafede olan mesire yeri soğuk ve temiz sularıyla doğal bir akvaryum görünümündedir.
Doğanın Taze Lezzeti
Malatya’nın eşsiz doğası ve zengin su kaynaklarıyla çevrili Sürgü mahallesinde yer alan Takaz, taze alabalık deneyimini doğayla buluşturuyor. Ailece geçireceğiniz keyifli anlar için ideal bir mekân olan Takaz, muhteşem manzarası ve sakin atmosferi ile sizleri bekliyor.
Lezzetli Menü ve Taze Balıklar
Özenle seçilen malzemelerle hazırlanan alabalıklar, damak tadınıza hitap edecek. Izgara, tava ya da buğulama seçenekleriyle alabalık lezzetlerini deneyimleyebilirsiniz. Ayrıca, taze salatalar ve mezelerle zenginleştirilmiş menüler su sesi eşliğinde doyumsuz bir lezzet keyfi verecek nitelikte.
Aile Dostu Atmosfer
Aileler için ideal bir ortam sunan tesisimizde, çocuklarınız güvenle oynayabilirken, siz de huzur içinde yemeklerinizin tadını çıkarabilirsiniz. Doğanın sesleri eşliğinde geçireceğiniz bu keyifli anlar, unutulmaz anılar biriktirmenizi sağlayacak.
Nasıl Gidilir: Malatya’ya yaklaşık 70 km mesafededir. Kahramanmaraş karayolu üzerinden ulaşılabilmektedir.
İSPENDERE İÇMELERİ
Suyunun egzamadan mantara, böbrek taşından kireçlenmeye kadar birçok hastalığa iyi geldiğinden yöre halkının oldukça rağbet ettiği içmecelerden biridir.
Geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları alanında ülkemizin ve bölgemizin şifa merkezlerinden biri olma özelliği taşıyan İspendere İçmeleri, yeni bir cazibe merkezi haline gelmesi için bölge parkı niteliğinde rekreasyon alanları, piknik alanları oluşturulmuştur. İspendere İçmeleri burayı ziyaret eden ziyaretçilerin huzur içerisinde vakit geçirebilecekleri bir mekân olarak hizmete sunulmuştur.
Nasıl Gidilir: Şehir merkezine 25 km mesafede olup D-300 karayolu üzerinde Elâzığ istikametindedir.
SOMUNCU BABA
Darende ilçesinin Zaviye Mahallesi’nde bulunan Somuncu Baba Türbesi, Somuncu Baba Camii ve Balıklı Göl ile bir arada bulunur. Türbede yapım tarihine ait bilgi bulunmamakla birlikte caminin minaresi 1686 tarihlidir. Caminin ortasında türbe bulunmakta ve onun içerisinde de Cumhuriyet devri ahşap işçiliği ile yapılmış bir sanduka yer almaktadır. Türbeyi içinde muhafaza eden Şeyh Hamit-i Veli Zaviyesine ait olan caminin yanına ilave olarak bugünkü taş ve ahşap malzemeden inşa edilen cami yapılmıştır. Caminin güney yönünde dikdörtgen bir oda vardır. Bugün kütüphane olarak kullanılmaktadır. Türbe içinde taş mimarili kabirler bulunmaktadır. Ayrıca caminin bodrum katında, Somuncu Baba Müzesi bulunmaktadır.
Somuncu Baba ve çevresi ile Darende, Günpınar Şelalesi ve diğer mekânları her yıl yüz binlerce kişi ziyaret etmektedir.
Somuncu Baba Kimdir?
Somuncu Baba, Şeyh Hamîdüddin Aksarâyî adıyla da bilinir. Asıl adının Abdullah olduğu anlaşılan Şeyh Hamîdüddin kaynakların pek çoğunda Kayserili diye gösterilir. Hamîdüddin Aksarâyî, Erdebil Tekkesi’nde seyrü sülûkünü tamamladıktan ve bir süre inzivâ hayatı yaşadıktan sonra şeyhinin emriyle Anadolu’ya dönüp Bursa’ya yerleşti. Bu dönemde onun eşeğiyle ormandan odun getirip bu odunlarla ekmek pişirdiği ve ekmekleri sırtına yüklenerek sokak sokak dolaşıp “somunlar, müminler!” diyerek halka dağıttığı rivayet edilir. Kendisine Etmekçi Koca veya Somuncu Baba lakabının verilmesi de bundan dolayıdır.
Somuncu Baba’nın en önemli halifesi ve kendisinden sonra fikirlerinin Anadolu coğrafyasına yayılmasını sağlayan şahsiyet Akşemseddin ve Bıçakçı Ömer Dede gibi iki farklı meşrebe ve karaktere sahip şahsiyeti yetiştiren, II. Murad devri Anadolu sûfîliğine damgasını vurmuş Hacı Bayrâm-ı Velî’dir. Hacı Bayrâm-ı Velî, Bursa’da iken tanıştığı Somuncu Baba’ya intisap ederek tasavvuf yoluna girmiş, onunla birlikte Adana’ya, Dımaşk’a (Şam), Mekke’ye ve nihayet Aksaray’a gitmiş, bir süre sonra şeyhinin izniyle yaklaşık 1403-1405 yıllarında Ankara’ya yerleşmiş, vefatında (Darende) yanında bulunmuştur.
Nasıl Gidilir: Malatya’ya yaklaşık 110 km mesafededir. Ankara yolu istikametinde olup D-300 karayolu üzerinden ulaşılabilmektedir.
ZENGİBAR KALESİ
Zengibar (Zenkbar) Kalesi; Tohma Çayının batısında, Somuncu Baba Türbesiyle, Köprü ve Osmanlı Mezarlığı arasında kalan alandadır. Kale batı yönünde dik bir yamaçla Osmanlı Mezarlığına kadar inmektedir. Darende İlçesinin sırtını dayadığı dağlık yamacın üzerinde yer alan kale kapı girişi, sarp kayalıkların geçit verdiği dik yamacında inşa edilmiştir. Kapı, tek girişli ve kesme taşlardan yapılmıştır. Kayaların dik oluşundan geçit, sadece bu kısımdan sağlanmıştır. Tepe üzeri alan ve Tohma Suyuna yakın bölümlerde yer yer sur kalıntıları ayaktadır. 2010 ve 2011 yıllarında kale kapısının restorasyonu yapılmıştır.
Nasıl Gidilir: Malatya’ya yaklaşık 110 km mesafededir. Ankara yolu istikametinde olup D-300 karayolu üzerinden ulaşılabilmektedir.
GÜNPINAR ŞELALESİ
Doğanın Kalbinde Bir Cennet
Malatya'nın en gözde doğal güzelliklerinden biri olan Günpınar Şelalesi doğa tutkunlarını ağırlıyor. Yüksek dağların arasında, yeşilliklerle çevrili bu şelale, huzurlu bir kaçış noktası sunuyor. Şelale Darende İlçesi Günpınar köyü Günpınar Vadisi’nde bulunmaktadır. 2 km uzunluğundaki vadide birçok mini şelale ile gölet ve bir kanyon mevcuttur. Vadi doğa yürüyüşü için uygun bir parkur alanı olup fotoğraf çekmeye imkân sunmaktadır.
Günpınar Şelalesi, doğanın en güzel armağanlarından biri olarak, berrak suyu ve etkileyici görüntüsüyle ziyaretçilerini büyülüyor. Şelalenin sesi, doğanın huzurunu ve dinginliğini yansıtıyor; etrafındaki orman yürüyüş yolları ise macera arayanlar için ideal.
Ayrıca, şelalenin etrafında yer alan piknik alanları, ailenizle ya da arkadaşlarınızla keyifli zaman geçirmeniz için mükemmel bir ortam sunuyor. Doğa yürüyüşleri yapabilir, fotoğraf çekebilir veya sadece dinlenerek bu eşsiz manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.
Günpınar Şelalesi hem yerli hem de yabancı turistler için keşfedilmeyi bekleyen bir güzellik. Şelalenin etkileyici görüntüsü ve çevresindeki doğal zenginlikler, sizi kendine hayran bırakacak. Doğa tutkunlarının yanı sıra fotoğraf meraklılarını da cezbeden tabiat parkı, yeşilin ve mavinin her tonunu bünyesinde barındıran manzarasıyla adeta doğal bir stüdyo imkânı da sağlamaktadır. Şelalenin çevresinde yeme-içme tesisleri de bulunmaktadır. Ayrıca suyun kaynağına doğru 1,5 kilometre kadar yürüyüş imkânı vardır.
Doğanın kucağında, stresli şehir hayatından uzaklaşmak ve eşsiz bir deneyim yaşamak için Darende Günpınar Şelalesi’ni ziyaret etmeyi unutmayın!
Nasıl Gidilir: Ülkemizin birkaç tabii şelalesinden birisi olan Günpınar Şelalesi Darende ilçe merkezine 8 km, Malatya-Kayseri D-300 karayoluna 5 km mesafededir. Darende'yi Kayseri yönünde 3 km geçince sola dönen asfalt yol sizi doğruca Günpınar Köyünden geçirerek şelaleye ulaştırır.
HASAN GAZİ TÜRBESİ VE ŞEHİTLİK
Seyyid Hasan Gazi Hazretleri, Peygamber Efendimiz (sav)’in torunlarından, Hüseyin Gazi’nin kardeşi, Seyyid Battal Gazi’nin amcası ve kayınpederidir. Zengibar kalesinin kuşatmasında şehit olmuştur. (Miladi 730)
Hasan Gazi Hazretlerinin türbesi, bakımsız ve yıkılmaya terk edilmiş durumda iken, vatanı için canını feda eden şehitlerimize ve ecdâdımıza saygı anlayışı gereği, Hulûsi Efendi Vakfı tarafından projelendirilerek yeniden inşâ edilmiştir.
Türbe, mescid ve çevre düzenlemesi Sarımehmetzâde Mimar Yücel Sarı ve evlatlarının katkılarıyla yapılan eser, Hasan Gazi Türbesi Şehitlik Anıtı adıyla 26 Ağustos 2005 tarihinde ziyarete açılmıştır. Seyyid Hasan Gazi Hazretlerinin türbesinin mimarî estetiği, Hz. Hüseyin (ra) Efendimizin Kerbelâ’daki mübarek kabri şeriflerinin kubbe mimarisini hatırlatmaktadır.
Türbe binasının kuzey tarafına ise Darendeli şehitlerimiz adına Şehitlik Anıtı inşa edilmiştir. 1. Dünya Savaşı’nda, İstiklâl harbinde, Osmanlı-Rus harbinde, Kore’de, Trablusgarp’ta, terörle mücadelede ve 15 Temmuz kalkışmasında şehit olan Darendeli şehitlerimizin adları mermer levhaya yazdırılarak şehitlik anıtı içerisine asılmış ve adları ölümsüzleştirilmiştir.
Milli ve manevi bir havayı teneffüs edeceğiniz bu mekân Darende ziyaretinizin unutulmaz hatıraları arasında yerini alacaktır.
Nasıl Gidilir:Malatya’ya yaklaşık 110 km mesafede olup Ankara yolu istikametinde olup D-300 karayolu üzerinden ulaşılabilmekte olup Darende ilçesinde yer almaktadır.
SOMUNCUBABA TANITIM MERKEZİ MÜZESİ
Darende’de Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba Külliyesi içerisinde yer alan müze, 2005 yılında Tarım ve Köy İşleri Eski Bakanı M. Mehdi Eker‘in katılımı ile ziyarete açılmıştır.
Darende’nin tarihine ışık tutan kültürel eşyalar, Somuncu Baba ve Hulusi Efendi Hazretlerine ait tasavvufi figürler ve Somuncu Baba Külliyesini ziyarete gelen misafirlerin fotoğraflarının yer aldığı müze, ziyaretçi sayısıyla da adından bir hayli söz ettirmektedir.
Nasıl Gidilir: Malatya’ya yaklaşık 110 km mesafede olup Ankara yolu istikametinde olup D-300 karayolu üzerinden ulaşılabilmektedir. Müze Somuncu Baba Külliyesi içerisinde yer almaktadır.
FİKRİ ÇALIŞKAN SANAT EVİ
Fikri Çalışkan’ın Doğadan Sanata Yolculuğu
Malatya’nın Darende ilçesinde, emekli öğretmen Fikri Çalışkan, doğanın sunduğu atıkları sanata dönüştürerek unutulmaz eserler yaratıyor. 1947 doğumlu Çalışkan, emekliliğinin ardından hobi olarak plastik, tel, demir gibi malzemelerle başladığı sanatsal çalışmalarını, kısa sürede bir tutku haline getirerek evini bir sanat evine dönüştürdü.
Tarihi eserlerin ve yerlerin minyatürlerini yaparak hem ilçenin turizmine katkı sağlıyor hem de sanatı genç nesillere sevdirmeye çalışıyor. Darende Sanat Evi’nde sergilenen 70 civarındaki eser, kaya, taş, kum, çakıl ve yosun gibi doğadan topladığı malzemelerle hayat buluyor. Her bir eser, geçmişin kültürünü ve turistik mekanlarını gözler önüne seriyor.
Fikri Çalışkan, Kültür ve Turizm Bakanlığı Geleneksel El Sanatları Değerlendirme Kurulu tarafından etnografik sanatçı kartı ile onurlandırılmış bir sanatçıdır. Darende ilçesinin turizm potansiyelini artırmak ve sanatı gelecek nesillere aktarmak olan sanatçımızın Sanat Evi, doğa ile sanatın buluştuğu, geçmişin izlerinin günümüze taşındığı bir mekân olarak ziyaretçilerini bekliyor. Fikri Çalışkan’ın tutkulu çalışmalarını görmek ve onunla tanışmak için siz de bu özel sanatsal yolculuğa katılın!
Nasıl Gidilir: Malatya’ya yaklaşık 110 km mesafede Darende ilçesi Emniyet Müdürlüğü karşısındadır.
KUDRET HAVUZU
Darende’nin en fazla ziyaretçi ağırlayan turistik mekanlarından biri olan Kudret Havuzu yaz aylarının sıcağından bunalan misafirlerine açık hava yüzme havuzu olarak hizmet veriyor. Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba Külliyesi civârında Tohma Kanyonu içerisinde yer alan havuz; temizliği, doğal görünümü ve şifalı termal suyu ile her kesimden misafirin takdirini kazanıyor.
Ulusal basında da sıklıkla gündeme gelen havuz, Malatya ve Darende’nin en önemli câzibe merkezlerinden biri olarak kabul ediliyor. Her yıl yüz binlerce misafir ağırlayan Şeyh Hamid-i Veli Somuncu Baba Külliyesi civârında bulunan havuz, aynı zamanda külliye kültüründe yer alan hamam geleneğini de modern bir anlayışla devam ettiriyor.
Kudret Havuzu Özellikleri
Darende’de Tohma Kanyonu içerisinde yer alan Kudret Havuzu, kayalıklardan kaynayan suyun farklı derinliklerdeki 3 havuzu doldurmasıyla oluşmaktadır. Tohma Irmağı ‘ndan ayrı olarak farklı bir kaynaktan gelen ve termal özellikler içeren suyun sıcaklığı yılın dört mevsiminde 22 santigrat derecedir. Havuzda herhangi bir kimyasal katkı maddesi kullanılmamakta, sürekli kaynayan su havuzları doldurduğundan devamlı yenilenmektedir. Her zaman temiz ve berrak kalan havuzda herhangi bir kimyasal kullanılarak ilaçlama yapılmaması hem sağlık açısından olumlu karşılanmakta hem de yüzme esnasında göz, burun ve ağza gelen sular sebebiyle rahatsızlık vermemektedir.
Derinlikleri 80,120 ve 150 cm olan 3 farklı havuzdan oluşan Kudret Havuzunda, misafirler için soyunma odaları, kilitli eşya dolapları ve wc-lavabo yer almaktadır.
Nasıl Gidilir:Nasıl Gidilir: Malatya’ya yaklaşık 110 km mesafede olup Ankara yolu istikametinde olup D-300 karayolu üzerinden ulaşılabilmektedir. Kudret Havuzu Somuncu Baba Külliyesi yanındadır.
GİRMANA VADİSİ
Doğal güzellikleriyle saklı bir cenneti andıran Girmana Kanyonu Hekimhan ilçesine bağlı İpekyolu (Girmana) mahallesindedir. Rengârenk görüntüsüyle tabloları aratmayan kanyon, bünyesinde barındırdığı tarihi ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerine tabloları aratmayan bir manzara yaşatıyor.
Mesire alanları, yürüyüş yolları, doğa tutkunlarının yanı sıra fotoğraf meraklılarını da cezbeden kanyon, baharın bütün renklerini barındıran manzarasıyla adeta doğal stüdyo imkânı sağlıyor. Serin, temiz havası ve eşsiz doğa manzarasıyla yıl içerisinde birçok turisti ağırlayan Girmana Kanyonu coşkulu akan kuru çayıyla, renk cümbüşüne dönen tabiatıyla, ziyaretçilerine eşsiz bir güzellik sunuyor.
Nasıl Gidilir: Malatya şehir merkezine 60 kilometre mesafedeki Girmana Vadisi’ne, Sivas yolu Yazıhan-Fethiye üzerinden gidilebilmektedir.
ONAR CEMEVİ
Büyük Ocak Cemevi, Onar kırsal yerleşiminin güneyinde, tarihi ve kültürel derinlikleriyle dikkat çeken bir yapı olarak öne çıkmaktadır. Alevi kültürünün önemli bir temsilcisi olan cemevi, 800 yıllık geçmişiyle birçok dini ve sosyal etkinliğe ev sahipliği yapmıştır. Cemevi, Orta Asya’dan Anadolu’ya göç eden Oğuzların Bayat boyundan Şeyh Hasan Onar tarafından 1224 yılında inşa edilmiştir. Şeyh Hasan, Alevilik öğretisinin eğiticisi ve uygulayıcısı olarak tanınmakta, manevi varlığıyla yerleşimdeki Alevi inanç ve kültürünü yaşatmaktadır.
Mimari açıdan, kareye yakın dikdörtgen formuyla dikkat çeken cemevi, ahşap üst örtülü giriş mekânıyla ziyaretçilerini karşılamaktadır. İbadet alanında bulunan sekiz adet ahşap dikme, yapının özgün mimarisinin bir parçasıdır. Taş malzeme ile inşa edilen yapı, yörede yetişen çeşitli ağaçların kullanılmasıyla hem estetik hem de işlevsel bir görünüm kazanmıştır.
Günümüzde, cemevi sadece ibadet amacıyla kullanılmakla kalmayıp, Alevilik kültürüne ilgi duyan turistler için de önemli bir ziyaret noktası haline gelmiştir. Yapı, Alevilik öğretisi ve ayinleri hakkında bilgilendirici etkinliklere ev sahipliği yaparak, somut olmayan kültürel değerlerin korunmasına katkıda bulunmaktadır.
Büyük Ocak Cemevi, tarihi, mimarisi ve kültürel işlevleriyle hem yerel halkın hem de ziyaretçilerin ilgisini çeken önemli bir merkezdir. Alevilik geleneğinin yaşatıldığı bu cemevi, manevi atmosferiyle misafirlerine unutulmaz bir deneyim sunmaktadır.
Nasıl Gidilir: Malatya’ya yaklaşık 110 km mesafede olup Arapgir-Erzincan yolu üzerinden ulaşılabilmektedir.
ANSIR MAĞARALARI
Malatya'nın birçok medeniyete ev sahipliği yapan Yazıhan ilçesinin 10 km batısında, Yazıhan Ovası’na hâkim bir yer olan Buzluk köyünde bulunan ve tarihi İpek Yolu üzerinde yer alan Ansır Mağaraları gerek doğası gerekse manzarası ile önemli bir konuma sahiptir. Bu mağaralar, halk arasında “Buzluk Mağarası” ismi ile tanınmıştır.
40 civarında oda şeklinde mağaraların yer aldığı Ansır Mağaraları'nın insanlar tarafından ne zaman barınak olarak kullanıldığı kesin olarak bilinmemekle birlikte, kaya mağaralarında Yontma Taş Devri ve Hitit uygarlıkların izlerine rastlanır. Ayrıca Ansır Vadisi’nde yer alan tarihi yerleşmelerde Roma ve Bizans dönemlerinin yansımalarını görmek mümkündür. Geçmişi çok derin izler taşıyan bu mağaraların, Hristiyanlığın yayılma safhasında devrin hükümdarından kaçan Hristiyanların yerleşim yeri olduğu da söylenmektedir.
Kayaların altında 3 kilise ile 40-50 civarında oda görünümünde kalıntılar vardır. Mağaraların hemen eteğinde kültür katmanı ve mezarlık alanı bulunmaktadır. Bu mezarlıktaki Hitit aslanı modellemesi ile biçimlendirilmiş taşlar, bölgenin önemini arttırmaktadır. Günümüzde doğal etkilerden bozulmuş olan mağaraların çevresinde mezarlara rastlanmıştır.
TAŞHAN
Hekimhan ilçesinde bulunan Taşhan üç (Ermenice, Arapça, Süryanice) yazılmış olan kitabesine göre 1218 yılında I. İzzeddin Keykavus döneminde yapılmıştır. Yapıda 3 tane önemli kitabe vardır. İlk kitabe üç dilde (Ermenice, Arapça, Süryanice) yazılmış olup; kitabeye göre hana ismini veren ve hanı yaptıran kişi, Ebusalim Bin Ebu-l Hasan Ela- Şamas El Hekim, El Malati, devrinin meşhur doktorlarındandır.
İkinci kitabe sadece Arapça olup Alaaddin Keykubat (1219 – 1237) devrinde yapılan avlulu kısımdan bahsetmektedir. Üçüncü kitabe ise Osmanlı devrindeki tamir kitabesidir. (M. 1661) senesinin Eylül ayına ve IV. Avcı Sultan Mehmet’in saltanat yıllarına rastlar.
Taşhanın planı; önde kare bir avlu, etrafında sıralanan odalar, avlunun arka tarafında dikdörtgen şeklinde ve kendi içinde üç bölüme ayrılan kapalı hol kısmı gelir. Giriş kapısının sağındaki ve solundaki köşe odaları kare planlı ve kendi içinde bölümlere ayrılmış olup her odada ocak vardır. Yan odaların üzeri kaburgalı beşik tonozludur. Kapalı kısmın batı duvarını destekleyen payandalar vardır. Kapalı holün yan duvarlarında çörtenler mevcuttur. Han 2006-2009 yılları arasında Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.
Fırat Üniversitesi Sanat Tarihi Profesörü Dr. İsmail Aytaç’a göre Hekimhan Taşhan’da bulunan 800 yıllık kitabenin Türk-İslam tarihinde bir benzeri bulunmamaktadır. Aytaç ayrıca konuyla ilgili aşağıda belirtilen ifadeleri kullanmıştır:
“Dünya’da 2 dilli kitabe çok sayıda bulunmaktadır, ancak 3 dilli kitabe çok ender günümüze kadar gelmiştir. Bunlardan en meşhurlarından biri Mısır ve Hitit savaşını anlatan Kadeş Anlaşması’dır. Milattan önce 1285 yılında Akadca yazılmış Mısır hiyeroglif dili ve Hititçeye çevrilmişti. Bugün İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde örneği var. Diğer bir üç dilde örneğimiz Letoon Antik Şehrinden çıkıp bugün yine Türkiye’de Fethiye Müzesi’nde bulunan Likçe, Aramice ve Grekçe kitabesidir. Türk-İslam dönemi için ise bildiğimiz kadarıyla Malatya’nın Hekimhan ilçesindeki Taşhan’da yer almaktadır. Burada Süryanice, Ermenice ve Arapça olarak kaleme alınmıştır. Selçuklulardan itibaren Anadolu’da yaşayan bütün kültür ve inançlar ile etnik yapıların barış içerisinde yaşamaya çalışmasıdır. Özellikle bu kitabenin günümüze kadar gelmiş olması Türk -İslam kültürünün hoşgörüsünün bir devamıdır.
Türk-İslam kültür ve hoşgörüsü ile birlikte yaşama tecrübesinin en somut örneği kabul edilen kitabe “Malatya Vesikası” olarak nitelendirilmektedir.
Nasıl Gidilir: Malatya’ya yaklaşık 80 km mesafede Hekimhan ilçe merkezindedir.
ARAPGİR MİLLETHAN
Tarihin İzinde Bir Misafirhane
Arapgir Millet Hanı, Doğu Anadolu’nun tarihi güzelliklerini ve kültürel zenginliklerini yansıtan eşsiz bir yapıdır. 19. yüzyılın başlarında inşa edilen bu han, Osmanlı döneminin mimari özelliklerini taşırken, misafirperverliğiyle de dikkat çekmektedir.
Çarşı altında Çarşı camisinin hemen karşısında yer almaktadır. Eserin kitabesi bulunmamaktadır. Kesme taşlardan iki katlı olarak yapılan hanın ortasında avlu ve şadırvan bulunmaktadır. Bu han Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 2009-2011 yılları arasında aslına uygun olarak restore edildi. Hanın üst katı Butik Hotel, alt katı ise nostaljik alışveriş merkezi olarak kullanılmaktadır.
Arapgir’in merkezinde yer alan han, tarih boyunca tüccarların, yolcuların ve gezginlerin uğrak noktası olmuştur. Geleneksel mimarisi ve taş işçiliği ile göz dolduran bu yapı, ziyaretçilerine geçmişin izlerini hissettirirken, modern konforu da sunmaktadır.
Han, sadece bir konaklama alanı olmanın ötesinde, bölgenin kültürel etkinliklerine ev sahipliği yapmaktadır. El sanatları sergileri, müzik dinletileri ve yerel lezzetlerin tadımı gibi etkinlikler ile misafirlerine unutulmaz anlar yaşatmaktadır.
Arapgir Millet Hanı, tarihi ve kültürel zenginliklerin bir arada bulunduğu bu eşsiz mekânda konaklayarak, geçmişle geleceği buluşturmak isteyen herkes için mükemmel bir tercih. Doğanın ve tarihin tadını çıkararak, keyifli bir konaklama deneyimi yaşamak için sizleri bekliyoruz!
Nasıl Gidilir: Malatya’ya yaklaşık 110 km mesafede olup Arapgir merkezindedir.
ARAPGİR TAŞKÖPRÜ
Arapgir, tarihi ve doğal güzellikleriyle öne çıkan Malatya'nın gözde ilçelerinden biridir. Bu bölgenin en önemli simgelerinden biri olan Arapgir Taş Köprü hem mimarisiyle hem de bulunduğu çevreyle ziyaretçilerini büyülemektedir.
Tarihi ve Mimari Özellikleri
Köprü batı tarafı dik kayalık olan derin kanyon içinde ana kayalara oturtulmuş ve kesme taştan yapılmış yüksek kemerli bir mimari üsluba sahiptir. Köprünün su girişi ve çıkış yönündeki kasnaktaki taşlar dökülmüştür. Köprüden çıkış-giriş yönleri üzerindeki üst örtü kısmı kavisli olup çevredeki kayalık alandan sağlanıp yontulan taşlardan yapılmıştır. Yan dolgular ve toprak yolla birleşen bölümde moloz taşlar ve horasan harcı kullanılarak örgü yapılmıştır. Köprü, yakın çevrede bulunan Osmanlı dönemi köprülerinden mimari üslup bakımından ayrılmaktadır. Kitabesi mevcut olmayan köprü hakkında yazılı bir bilgiye henüz ulaşılmadı. Köprü civarında kaya mezarları ve kalıntıların mevcudiyeti Roma dönemini işaret etmektedir. Köprünün yapısı, kurulduğu alan ve kullanılan malzemeye dikkat edilince Roma döneminin tek kemerli köprülerini çağrıştıracak emareler bulunur. Büyük bir ihtimalle Geç Roma Dönemine (M.S. 3-4 YY.) tarihlenmektedir.
Arapgir Taş Köprü, sağlam yapısıyla zamanın testine dayanmış ve bölgenin tarihine tanıklık etmiştir. Yüksek kemerleri ve etkileyici taş işçiliği, köprüyü hem işlevsel hem de estetik açıdan değerli kılmaktadır.
Doğal Güzellikler
Köprü, Arapgir’in doğal güzellikleriyle çevrili bir alanda yer almaktadır. Etrafında uzanan yeşil alanlar ve derelerin oluşturduğu manzaralar, ziyaretçilere huzur dolu bir atmosfer sunar. Özellikle bahar ve yaz aylarında doğa yürüyüşleri yapmak ve piknik alanlarında vakit geçirmek için ideal bir mekandır.
Ziyaretçiler İçin Bilgiler
Arapgir Taş Köprü, kış dönemi hariç her dönem ziyaret edilebilecek bir yerdir. Köprüden geçerken bir fotoğraf çekmeyi ve bu eşsiz anı ölümsüzleştirmeyi ihmal etmeyin. Arapgir Taş Köprü hem tarihi hem de doğal güzellikleriyle dolu bir deneyim sunarak, ziyaretçilerine unutulmaz anlar yaşatmaktadır. Malatya’nın bu değerli köşesini keşfetmek için siz de yolculuğunuza başlayın!
Nasıl Gidilir: Malatya’ya yaklaşık 130 km mesafede Arapgir ilçe merkezine 25 km ‘dir.
ARAPGİR KOZLUK ÇAYI KANYONU
Bu kanyon, Arapgir ilçesinin hudutlarında kalmaktadır. Kanyon-Vadi, Kozluk Çayı üzerinde bulunan Çiğnir Köprüsü’nden başlayıp, yine Arapgir-Kemaliye karayolunun yakınındaki eski köprü (Eski Kozluk Köprüsü) civarında bitmektedir. Toplam uzunluğu yaklaşık 17 km olan kanyon ziyaretçilerine doğa sporları, balık ve kara avcılığı, dağcılık, kamp ve fotokamp için oldukça doğal bir imkân sunuyor. Yer yer dik ve sarp kayalıkların yer aldığı kanyon-vadi çevresindeki alanlarda dağ keçisi ve diğer bazı yaban hayvanlarına rastlanmaktadır.
Nasıl Gidilir: Erzincan yolu üzerinde olup Malatya’ya yaklaşık olarak 140 kilometre mesafededir.